30 Aralık 2012 Pazar

Kar  yağardı  hemde nasıl;  bembeyaz  olurdu her yer,  hava  ayaz  ellerimiz  morarmış  kartopu yuvarlamaktan,  ne  acıkıyoruz  nede  ıslanan  ayaklarımız  üşütmüyor  bizi. Çocukluk  işte;  evden  biraz  uzağa  gidelim de  annelerimiz  görmesin, görüp de   eve  almasın,  oyunumuz  yarım  kalmasın  diye...Sobalıydı  evlerimiz, ıhlamur  demliği  kaynadıkça  mis  gibi  kokusu  yayılırdı  odaya, o  hep  hazır beklerdi  yemek  sonrası  sıcacık  limonlu  limonsuz içilirdi  ve  hiç  bitmezdi, annem  ne  zaman  yenisini  koyardı  hiç  görmezdik. Kestaneler dizi  dizi ,çıtır  çıtır, her  nedense  portakal  mandalina  kabukları hep  sobanın  üzerinde    yanarken  maşa girer  devreye,,   kuzinenin  en  küçük  halkası  açılır  sobanın  içine  düşürülür cızır  cızır yanarken kestanenin  yanık  kokusunun  yerini  alır  bu  güzel  koku, güzel  sohbetlerle  gece  nihayete  ererken  "herkes   yatağa" derdi  babam... Sabahın  ilk   ışıkları  ile  kalmış  annem,okula  işe  gidecek  olanlar  bir  bir  kalkarken.O sofrayı  kurmuş, ekmekler  kızarmış  yağlı  çökelekli  ekmek  ohhh  mis!   ıhlamur  sıcacık,,gözümüz de karnımız da  tok..Annem  tek  tek  öperek dua  ile  uğurlardı  bizi.Ankara   ayazdı,buzdu kardı,düşe  kalka,hoplaya  zıplaya ,gider  gelirdik  işe, okula. Kar  yağıyor  diye  tatil  olmazdı  okulumuz,, şikayet  etmezdik  hiç,   bu  yollar  neden  buz  diye ?işimize  gelirdi  eylenceye  çevirirdik  bu  durumu. Öyle  çok  araç  yoktu  sokaklarda  kaya , kaya  gidip  gelirdik ne servis aracımız  vardı  düz  yolda  takla   atan,   ne de ehliyetsiz  şöförü...Korkmazdık  komşularımızdan  olanı  paylaşırdık  kaygısız,  kapılarımız  kilitlenmezdi,    kimseye  yan gözle  bakılmazdı, çocuklar  kapıştı  diye  büyükler  kavga  etmezdi  kim  ne  olursa  olsun  Ayşeanım     teyze  Ali    amcaydı   hepsi  ağabey  ablaydı, altını  akçesi  için  kimse  kimseyi  kesmezdi. Radyoda  arkası  yarınlar , Dede korkut hikayeleri , babamın  ajans  saati ,,,, bereber  ve solo  şarkılar, Mustafa  Geceyatmaz  yönetiminde  yurttan  sesler, gaz lambası hep  yüksekten  bakardı  bize,ışığında  huzmeler şekil  şekil  dans  ederken  mutluyduk  bir odada  otururdu  hane  halkı   aynı  evin  içinde  ayrı  odalalarda  yaşanmazdı. Misafir  odamız  vardı, temizlenir  havalandırılır  kapısı  kapatılırdı  o  sadece  misafir  gelince  girilen  bir  odaydı..  misafir  gelecek  diye  korkulmazdı...küçücük  mutfağımızda  nefis  yemekler  yapardı  annem  ve  her  zaman  sofraya  bir  tabak  fazla  konulurdu  gözümüz  daralmazdı...O küçücük  evlerde  kocaman  gönüllü insanlar  yaşardı  bayramlar kutlanırdı  el  öpülür  bahşişler  toplanırdı  mendil  arasında  mahçup..Yeni yıl  geliyor  diye  bir  teleş  koca  mahalle  evden  eve  tencer  tava  taşınır  kocaman  sofralar  kurulur ,dilekler  tutulur  dualar  okunur  bolluk  bereket  gelsin  huzur  sağlık  getirsin  diye..Hep  ayazdı  Ankara  geceleri  gri  is  kokardı  havası  ama,,,biz  ısıtırdık havasını  neşeli  kahkahalarla  gri'rengine  aldırmadan yokuşundan  bayırından  kayarken  cümbür  cemaat  mutluyduk  biz hep  bizdik  sen  ben  olmadık  şimdiki  gibi..........

DİLERİM  YENİ YIL  TÜM  OLUMSUZLUKLARI  ESKİDE  BIRAKSIN VE  UMUTLA  GELSİN  HERKESİN  YÜREĞİNDEKİ  NE  İSE O  OLSUN,,,ENİ  YILINIZ KUTLU  OLSUN...